13 Mart 2013 Çarşamba

Wind Beneath My Wings

Gözlerimi kapatıp dinlediğimde,
Hissediyorum...
Gerçeklikten biraz uzak,uçuk hayaller kuruyorum.
Göz kapaklarım daha ağır sanki,
Mum ışığının ağırlaştırdığı göz kapaklarım...
Bekliyor gibiyim.
Neyi yada kimi aradığımın cevabını bekliyorum sanki.
Elimi kalbimin üzerine koyuyorum,
Daha iyi anlayabilmek için...
Gözlerimi sıkı sıkı kapatıp,dinliyorum.
O kadar gerçeksin ki, her defasında şaşırıyorum.
Senden daha gerçek olan diğer bir şey de burukluk.
"Elimi kalbimin üzerine koyuyorum"
"Yaşamak istediğim bu muydu?"
Elimi ruhumun üzerine koyuyorum.
Yaşamın vereceği bu muydu?
Olmak istediğim her şeyi olamadım.
Belki bende bir kartaldan yükseklere uçabilirdim.
Ama kanatlarımın altında ki rüzgar yoktu....
Yükselemiyorum.
Gökyüzüne dokunamıyorum.
Teşekkür edemem Tanrı'ya bunun için...
Bu kadar öfkeliyken,kanatlarımın altında hala eksik olan bir rüzgar varken,
Olmak istediğim her şey olamamışken,
Teşekkür edemem...



26 Ocak 2013 Cumartesi

Sunset 28

Güneş iyiden iyiye alçaldı,
Sahil sessiz,deniz durgun.
Saçlarımda denizin kokusu...
Rüzgarın serinliği,kumun sıcaklığı...
Her gün batımı bu kadar güzel miydi?
Düşünüyorum...
İlk defa gün batımını düşünüyorum...
Sessizliğin kol gezdiği,huzurlu gün batımları...
Herkesin hayatında batan güneşler...
Herkesin gün batımı apayrı belli ki...
Yorgunluktan çökmüş omuzların,
Kırılgan bacakların,taşıdığı yükü teslim ettiği gün batımları.
Dolup taşan kalplerin,mutluluktan ağlayan gözlerin yaşını akıttığı gün batımları.
Hayatları süpürüp giden gün batımları.
Günün sonu.
Ömürlerin,şarkıların,romanların sonu...
Bitmesin desek de,gelen sonlar.
Su gibi akıp giden günlerin sonları...
Mavi,pembe ve kızıl sonlar,
Bulutların süslediği...
Denizi örtünen sonlar sonsuzlukta...
Bazen rüzgarların savurduğu,göz gözü görmeyen sonlar...
Gariptir...
Hep aynı kokar gün batımları...
Nedendir bilmem,hep aynı batar güneş...
Bazısı yeşil bir ışık bekler o an,
Bazısı yeni bir hayat.
Halbuki hep aynı batar güneş,
Sadece sondur.
Sonsuzlukta bir parça son...





5 Nisan 2012 Perşembe

18. Yılı



   Aynı dönemlerde yaşamadık.Buna rağmen hayatımın bir parçası oldu.Şarkılarıyla eşlik etti yaşadıklarıma.Üzüntülerimde sevinçlerimde hep o vardı.Aşık olduğum adamlardan biriydi o.Ve benim onu tanıma ihtimalimin bile olmaması acı verici.Bugün onun ölümünün üzerinden 18 yıl geçti.Bugün Kurt Cobain cinayetinin üzerinden 18 yıl geçti.

Bütün gün onun şarkılarını söyledim.Boşlukta hissettim.Kulaklarımda sesi, gözümde resmi hep oldu.Söylenecek pek bir şey yok.O hep yaşayacak...







19 Şubat 2012 Pazar




Susmak ne kadar zor gelir insanlara değil mi?
Hep konuşmak isterler,hep...
Halbuki biraz susa bilseler,sadece birazcık...
İncitmek zorundalar mı hep birilerini?
İnadına kabuk tutmuş yaralarını deşmek zorundalar mı?
Görmek istediklerini görmek zorundalar mı hep?

Gözlerimizden taşan her damla yaş,
Mutlu eder onları...
Bizimle ağlamazlar hiç.
Ağlasalar bile gerçek değildir...
Ben inanmam gerçekliğine yani...
Yalan olduğuna inanırım çoğu zaman.

Siz karanlığa mahkum kaldığınızda,
Yanınızda sadece yalnızlığınızı hissedersiniz belkide...
İstersiniz...
Yanınızda olmasını tüm kalbinizle istersiniz,
Dilersiniz...
Ama hiç gelmez ki,
Beklediğinizle kalırsınız hep...
Sonra gözleriniz hep yaşlıdır,
Sonra buruktur hep içiniz...
Sonra bütün şarkıları unutursunuz...
Tek bir tanesini hatırlarsınız hep,
Sadece onu söylersiniz,
Onunla uyursunuz çoğu zaman...
Onun eşliğinde düşünürsünüz,
Daha doğrusu,hayal kurarsınız hep...
Çünkü bir tek hayalleriniz mutlu eder sizi,
Bir tek onlar ayakta tutar...

Sonra mı?
Sonra yorgunsunuzdur...

Sonra sizinde hikayeniz rüzgarın ellerinde savrulur,
Yine...

30 Ocak 2012 Pazartesi

Yağmurun Azizliği

Baktım bizim HolySmoke 2 yazı yazmış.Manşetlerdeki "Şok Şok Şoook!HolySmoke Satıldı mııı?M.O.P. Nerede?" gibi yazılar gözümün önünden geçti ve yazmaya koyuldum.H.S.(HolySmoke) un da yazdığı gibi bizim okul sırası maceralarımız çoktur.


6. sınıfın yağışlı bir gününde biz yine sıraya geç kalmıştık.Tuvalete saklanıp sıraya inmemek ile aşağı inmek arasında bir kafa karışıklığı içindeydik.Tabi tuvaletlerin durumu belli doğal olarak bizde karar kıldık inmeye.Gerçek anlamda okulu sallayarak merdivenlerden indik.Ön kapından koşarak girerken herkesin sırada olduğunu gördüm.Bu sadece anlık bir görüntüydü.İşte o an içinde ben uçmaya başladım.Yağmurdan  dolayı yerlerin ıslak olduğunu geçte olsa farkettik.H.S. yanındaki öğretmene tutunup götünü kurtarırken, tutunacak yer bulamayan ben sıranın en önüne kadar muhteşem bir kayış gerçekleştirdim.Eğer bir konserde olsaydım o kayış kesinlikle tarihteki yerini alırdı ve seyirciyi çoştururdu.Ama hayatta herşey doğru yerde gerçekleşmiyor.Gerçek şu ki ne ben bi konserdeydim ne de karşımdaki izleyici bu hareket için çıldırıyordu.Bunu anlamam bir kaç saniyemi aldı.Çok sevgili seyircilerim de gülmekten yarılınca ben rezil olduğumla kaldım.Konser hayallerimin de içine sıçıldı.Sonrasında kendimi o kaçtığım tuvalette buldum ve kapıda dalga geçmek için bekleyen bir grup sik beyinli erkek vardı.Onlar bir şey diyemeden ben saydırdım tabi, onlar da bir süre beklediler daha sonra siktir olup gittiler.Ben mi?Ben orada durduğum süre boyunca yağmuru, düşüşümü ve orada bulunmak dışında hiçbir suçu olmayan insanları bol bol sövdüm.
Bu olay zamanla unutulsada H.S. ile benim kesinlikle unutamayacağımız bir anı olarak kaldı.Hala aklımıza geldikçe gülüyoruz.Olayı o kadar konuşmamıza rağmen hala anlam veremediğimiz bir şey varsa o da o kayışla beraber açılmayan eteğimdir.Biz hala eteğimin gizemini çözemedik.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...